Günümüzde hepimizin konuştuğu Endüstri 4.0 ve beraberinde getirdiği değişim dinamiklerini anlamak için öncelikle son 20 yılda yaşanan makro değişime odaklanmamız gerekli. Mobil teknolojiler ve sosyal medya kullanımı, bireysel hayatımızı, toplumsal ilişkileri ve tüketim alışkanlıklarımızı kökten değiştirmiştir. Beklentileri yüksek, bilgiye her noktadan hızlı ulaşabilen, hızlı tedarik edip, çabuk tüketen müşteri profili gelişmiştir. Sanayi toplumları arasındaki rekabet şartları gelişmekte olan ülkeler lehine değişmiştir. Yaşanan globalizasyon ile sermaye, iş gücü ve tedarik zinciri hızlı hareket kabiliyeti kazanmıştır. Sonuç olarak sanayileşmiş ülkeler ucuz dış kaynak kullanımı yerine yüksek teknolojili üretim tesislerinde innovatif ve katma değerli ürün üretimine odaklanmışlardır. Yalın üretim sloganlarının yanına kişiselleştirilmiş seri üretim ve akıllı fabrika sloganları eklenmiştir.
Hata yapabilen ve pahalı olan insandır, üretimdeki yerini makine ve dijital teknolojilere bırakıp değer üretmeye odaklanmalıdır. Endüstri 4.0, bilişim teknolojileri ve gelişmiş üretim sistemlerinin bir araya geldiği bir ekosistemi tanımlar, paradigma değişimini ifade eder.
Üretim dahil tedarik zincirinin her aşamasının dijitalleşmesi, makina-insan-altyapı etkileşiminin sağlanması ile akıllı üretim sistemleri ortaya çıkmıştır. Akıllı fabrikalarda makinalar ve nesneler birbirleri ve insanlar ile iletişim halindedir. Siber-fiziksel sistemler ile izlenir, kararlarını merkezi sistemler yerine kendi yazılım ve algoritmaları ile verirler. Akıllı fabrika ve akıllı ürünler, üretim süreçlerine esneklik sağlayacak, müşteriler sisteme entegre olacak, müşteri isteklerine göre düşük maliyet ve hata ile üretimin yolu açılacaktır.